AHMET BİRİNCİ
AlMANYA‘DA ALTMIŞ YILDA BAŞARILAN ÖNEMLİ İŞLERİ DE GÖZARDI ETMEMELİYİZ. MUTLAKA DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR. UYUM MECLİSLERİNDE, SİYASİ PARTİ TEMSİLCİLERİNE, BİLİMSEL VERİLERLE DUR DURAK DEMEDEN HAKLI KONULARIMIZI ANLATMALIYIZ, RAPORLARLA SUNMALIYIZ. BİLİMSEL DOĞRULAR ER GEÇ KABUL GÖRECEKTİR.
NRW eyaletinde 13 Eylül’de yapılacak olan Belediye Meclisi üyeleri ve Uyum Meclisi seçimlerinde seçme ve seçilme yükümlülükleri yerine getirmelidir. Öncelikle bilinmesi gerekir ki; Türk toplumu olarak, dile getirmek yerine kendi kendimize söyleniriz. Her şeyi biliriz, yapmayız hep bir başkasına havale ederiz. Ama doğru olan bizim söylediklerimizdir. Yaşadığımız topluma karşı hepimiz sorumluyuz.
Tespit ettiğimiz sorunları, eksikleri ve gelişen yeniliklerden doğan ihtiyaçları yerine getirebilmek için kentleri yöneten kurumlarda, okullarda, çevre derneklerinde ve toplumumuza kültürel katkı sağlayan derneklerde görev almamız gerekir. Yurttaşlar olarak, toplumda hiçbir görevden ve sorumluluktan kaçınmamalıyız. Türk toplumu olarak bu görev alma sorumluğumuzu yeterince yerine getirmediğimiz ortadadır. Her konuda kendini sorumlu görüp görev alan kişilere de sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Almanya’ya gelişimizin altmışıncı yılında lehimize çok şeylerin geliştiğini, değiştiğini görmek insanı gururlandırıyor.
Bilindiği gibi 13 Eylül 2020 tarihinde Kuzey Ren Westfalya eyaletinde Belediye Meclisi ve Uyum Meclisi seçimleri yapılacak. Özellikle Uyum Meclisleri’nin çalışmalarından sonuç alınamadığı konusunda halkımızın sitemi bulunmaktadır. Uyum Meclisleri’nde dini kuruluşların yer aldığı diğer temsilcilere fırsat verilmediği söylenmektedir. Uyum Meclisleri, geçmişteki yabancılar meclislerinin geliştirilerek şimdiki işleyişini kazanmıştır. Üçte ikisi seçilmiş göçmen kökenli insanlardan, üçte biri de belediye meclisine seçilen üyelerinden oluşan bir kurumdur. Belediye Meclisi üyeleriyle göçmen kökenli temsilcilerin, kentin sorunlarını tartışıp ele alan ve sonuçlandıran ve böylelikle önemli bir işleyişi yerine getiren karma bir meclistir. Bu meclislere seçilenlerin dağılımı toplumun her kesiminden olmalıdır.
Almanya’ya ilk gelen göçmenlerle şimdiki nesil arasında çok büyük farklılıkları bulunmaktadır. Tabii ki Türk çocuklarının sorumlu oldukları alanlar artmıştır. Şüphesiz bilinmektedir ki, Almanca, eğitim ve yaşam dilidir. Türk çocuklarının diğer bir yükümlülüğü olan köklerini ve kültürünü öğrenmek için ise anadilini, Türkçe ve Türk Kültürü öğretmenlerinden öğrenmesi gerekiyor.
Bize göre uyum meclisleri, fırsat eşitliği için yaptıkları çalışmalar çok önemlidir. Diğer taraftan önemli bir husus ise iki kültürlü olarak yetiştirilen yeni nesillerin zenginliğidir. Bu zenginliğin devamlılığı için kurumlaşmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu önemli konuyu uyum meclislerinin hazırlayacağı projelerle yerine getireceğine inanıyoruz. Meclislerin ve siyasetçilerin verimsizliğinden söz edenlerin, hiçbir sivil toplum kuruluşlarında görev almadıklarını gözlemlemekteyiz. Gerek uyum meclislerinde gerekse belediye meclislerinde Türk yurttaşları daha çok görev almalı ve çalışmalarıyla katkı sağlamalıdır. Eğitim, işsizlik, meslek eğitimi ve işe alımlarda yapılan adaletsizliğin önüne geçilmesi ancak ve ancak bahsi geçen kurumların tarafsız işleyişiyle mümkündür. Türk yurttaşları toplumsal görevlerde verilecek vazifeden asla kaçınılmamalıdır.
Almanya’da altmış yılda başarılan önemli işleri de gözardı etmemeliyiz. Mutlaka daha çok çalışmamız gerekiyor. Uyum meclislerinde, siyasi parti temsilcilerine, bilimsel verilerle dur durak demeden haklı konularımızı anlatmalıyız, raporlarla sunmalıyız. Unutmamamız gerekir ki bilimsel doğrular er ya da geç kabul görecektir. Uyum meclisleri farklı alanlarda hareketi başlatmalı, fakat halkımız tarafından da desteklenmelidir. Meslek eğitim yeri bulunmasında çocuklarımız çok zorlanmaktadır. Bu hususta halkımız uyum meclislerini tetiklemeli, halk olarak sadece söylenmek değil hak arayan taraf olmalıyız.
Bütün sivil toplum kuruluşları tarafından, ibadet yerleri de dahil olmak üzere, büyük emek verilerek hazırlanan gazete ve dergiler mutlaka okunmalıdır. Yaşamımızı kolaylaştıran, bizleri bilgilendiren ve güçlendiren bu yayınları ayrıca desteklemeyi de ihmal etmemeliyiz. Yönetim kurumlarının her alanda, apartman yönetiminde, muhtarlıkta, belediyede, uyum meclislerinde, siyasette görev almak önceliklerimiz arasında yer almalıdır. Aksi takdirde sadece yönetilen olmaktan kurtulamayız.
Antworten