Doktorların sağlık emekçilerinin pandemi döneminde hastalıklara karşı ön cephede amansız bir savaş verdiğini hepimiz biliyoruz. Ayrımcılık yapmadan büyük bir özveri gösteriyorlar. Dr. Miriam, bize sadece doktorluk yapmadı, aynı zamanda bir insanlık dersi de vermiş oldu. Ön yargıların anlamsızlığını bir kez daha gösterdi.
Almanya’da yaşayan göçmenlerin çoğu, yerli halkın göçmenlere karşı olduğunu düşünür, anlamadan dinlemeden göçmenlere karşı ön yargılı davrandığını söyler. Resim dairelerde işimizi kolayca çözemediysek, memurun ırkçı olduğunu düşünürüz mesela. Bazen doğal olarak, bazen bürokrasi nedeniyle uzayan işleri memurun ırkçılığına yorarız. Çocuk okulda başarısızsa öğretmenin ırkçılığı, iş yerinde sorun varsa yöneticinin tavrı!
Elbette her toplumda olduğu gibi Almanlar arasında da azımsanmayacak düzeyde bir ırkçılık var. Kamu görevlileri arasında, ordu ve poliste örgütlü oldukları da son zamanlarda daha görünür oldu. Bu durum ister istemez göçmenler arasındaki ön yargıları da artırıyor.
Ön yargıları yıkan anlar
Peki tersi olmuyor mu? Karşılıklı ön yargıları silip atan, insan olduğumuzu hatırlatan ve sadece insan olduğumuz için değerli olduğumuzu hissettiren anlar… Öyle anlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Maalesef büyük salgın bizi de vurdu ve Aralık ayı başında ailecek Covit-19’a yakalandık. Çocuklar ve gençler nispeten rahat atlattılar. Malum bizim nüfus kağıdı biraz eskidi, üzerine bir de kronik hastalıklar eklenince süreç biraz zorlu geçti. Amacım üç hafta boyunca geçirdiğimiz sıkıntılı dönemi anlatmak değil, aksine bu zor zamanlarda umut veren bir olayı paylaşmak. Ev doktorumuz aynı zamanda arkadaşımız. Sadece aynı dili konuştuğumuz için seçmedik, kişisel olarak da dostluğumuz var. Birbirimizde özel telefonlarımız mevcut ve hasta hekim ilişkisinde de bir güven sorunu yok. PCR Testi’ni ev doktorunda yaptırdığımız için ilk günden itibaren hastalığımız ile ilgili bilgi sahibi oldu. Klinikler açıkken telefonlaştık, hafta sonu durum ağırlaşınca telefon ettik açan olmadı. 112’yi aradık, ambulans iki kere geldi fakat doktor yoktu. Doktorsuz geldikleri için herhangi bir şey yapmadan geri gittiler.
Caddede Bekleyen Notarzt!
Torunumun sınıf arkadaşının velisi Alman bir doktordu. Ona danıştık ve ne yapabileceğimizi sorduk. Verdiği Notartz telefonunu arayınca bir doktor kapıya geldi. Ancak içeri girmek, muayene etmek yerine caddeden telefon ederek bilgi aldı, Sigorta Kartı’nı caddeye götürmemizi istedi. Götürdük, o da sevk yazıp geri gönderdi.
Açıkçası muayene etmeden sevk yazan bir doktor görünce şaşırmıştık, akıl danıştığımız doktoru arayıp durumu anlattık. Hemen müdahale etti, evin önüne gelen Notartz’ın telefonunu bulup aradı ve “Eğer eve geri dönmez, o hastaları muayene etmezsen seni şikâyet edeceğim” dedi. Yarım saat sürdü sürmedi, aynı Notartz geldi, eve girdi, muayene etti ve ihtiyacımız olan üç ilacı yazdı. İlaçları kullanınca sıkıntılar azaldı ve ilaçlar hastalığı yenmemizde epey yardımcı oldu. Alman bir doktor hastası olmayan bir göçmen için devreye girmiş, meslektaşına müdahale ederek sorunu çözmüştü.
Doktorların sağlık emekçilerinin pandemi döneminde hastalıklara karşı ön cephede amansız bir savaş verdiğini hepimiz biliyoruz. Ayrımcılık yapmadan büyük bir özveri gösteriyorlar. Yaşlı göçmenlerin bazılarında “artık gözden çıkarıldıkları” ön yargısı var ve güven duymakta zorlanıyorlar. Dr. Miriam, bize sadece doktorluk yapmadı, aynı zamanda bir insanlık dersi de vermiş oldu. Ön yargıların anlamsızlığını bir kez daha gösterdi. Sağ ol Dr.Miriam, var olsun Dr. Miriam’lar….
Antworten