Mutlu ve çok renkli olalım, ama nasıl?

MUSTAFA KARA

Almanya oldukça buruk bir Weihnachten dönemi geçirdi. Dortmund’da da ne geleneksel pazarlar kuruldu, ne dev Noel ağaçları… Kalabalık kutlamalar, eş dost buluşmaları da olamadı. Büyük süpermarket zincirlerinden Edeka, hazırladığı duygusal reklamla bir anda bu buruk günlerin yıldızı oluverdi. Özellikle de Türkiye kökenli göçmenler için.

Aslında hikâye epey klişe sayılırdı. Ana karakterler kalabalık bir Türk ailesi ve yalnız yaşayan yaşlı Alman komşuları. Aksi Alman ihtiyar çocuklar top oynayınca kızıyor, kalabalık görünce yüzü asılıyor. Türk aile ise hem kalabalık hem mutlu. Yaşlı Alman’a son darbeyi de PCR testi vuruyor; zaten gelen olur muydu bilinmez, ama koronavirüs nedeniyle Noel gecesi tek başına kalıyor. Türk komşuları bu durumu öğrenince, özel bir Noel sofrası hazırlayıp, kırmızı mumlar eşliğinde kapısına bırakıyor. Dünyada en güzel şey dost edinmek” diyor fonda çalan şarkı, ekranda “Mutlu ve çok renkli olalım” yazısı beliriyor.

ZOR GÜNLER İÇİN ZEKİCE REKLAMLAR

Hem Almanlar hem de göçmen Türkler Edeka’nın bu reklamını çok beğendi. Kısa sürede milyonlarca insana ulaşan reklam, zor zamanlarda kalplere dokunan bir reklam olarak hafızalarda yerini aldı. Kimi Anadolu’nun komşuluk değerlerine övgüler dizdi, kimi Almanya toplumunun çok kültürlü yapısına. En çok da uyuma ve birlikte yaşama kültürüne vurgu yapıldı.

Aslında Edeka’nın hüzünlü duygulara hitap eden ilk reklamı değildi. 5 yıl önceki Edeka reklamında da, tüm aile birlikte Weihnacten yemeği yesin diye, “bizzat kendi ölüm haberini yayan ihtiyar Alman” ile epey duygusal anlar yaşanmıştı. Türkiye’de bayramlar yaklaşınca televizyonları “evde bekleyen yaşlı çift görüntüleri” kaplıyor ya hani; onun gibi bir reklamdı.

IRKÇILIĞIN HER TÜRÜNE HAYIR!

Edeka’nın ırkçılığa karşı dönem dönem ironik çıkışlar yaptığı da biliniyor. 2017’de “Artık sadece Alman malları satacağız” duyurusu yapmış, raflar boş kalınca da Bu raf çeşitlilik olmadan biraz sıkıcı” afişleri asmıştı. Elbette mesajı güzel, zekice reklamlar bunlar.

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır, demiş atalarımız. Uyum, entegrasyon, ırkçılık, ötekileştirme gibi kavramları üzerine konuşursak, “aksi yaşlı Alman” imgesi kadar güçlü başka karakterler de görebiliriz etrafımızda. Mesele kendi gerçeğimizin farkına varmakta; birlikte yaşama kültürüne nasıl katkı sunduğumuzu cesurca konuşabilmekte. “Mutlu ve çok renkli olmak” ya da “dost edinmek” konusunda “bizim taraf”ın sicili de pek temiz sayılmaz!

Mesele aslında, tarihi bir yük gibi taşımaktansa yüzleşmek… Mesela Edeka bir kısaltma. Peki nedir uzun hali; “Einkaufsgenossenschaft der Kolonialwarenhändler.” Yani? Sömürgelerden gelen malların satışı için kurulmuş bir kooperatif. Kurucusunun bir Nazi olmasını, market zinciri içinde Nazi Partisi üyelerine görev vermesine falan hiç değinmeyelim. Konumuz o değil, ama unutmayalım elbette.

EMPATİ KURABİLMEK…

2020 Noel’inde Edeka’nın yaptığı “çok kültürlü Almanya” vurgusu önemli; göçmenlerin düşmanlaştırılmaya çalışıldığı bir iklimde birlikte yaşama kültürüne katkı yaptığı da çok açık. Elbette Edeka bir süpermarket zinciri ve kârını artırma, müşterisini çoğaltma amacıyla reklam yapıyor. Bunu Türkiye kökenli göçmenlerin ruhuna seslenerek, onlardan övgüyle söz ederek yapması, empati kurmayı becermesi takdire şayan bir incelik.

Entegrasyonu ve birlikte yaşama kültürünü tartışırken, bizim yapmamız gereken de tam olarak bu aslında. Empati kurmak. Bin yıldır o topraklarda yaşayan Alman’la da, Suriye’den geçen yıl gelen Arapla da, beş sene önce Bulgaristan’dan gelen Romanla da, Afrikalı ya da Amerikalıyla da empati kurabilmek. Türk teyzenin Alman ihtiyara baklava ikram ettiği avlularda, epeydir onlar da var çünkü. Edeka reklamında çocukların oynadığı avlularda nicedir pek çok ulustan göçmen çocuğunun sesi yankılanıyor. Nordstadt’ın sokaklarında, parklarında onlarca farklı dilden insan, farklı kökenlerden göçmen bir arada yaşıyor. Edeka’nın reklamı sadece “biz Türkiyeliler” ile ilgili bir reklam olarak görmemek önemli.

Kimin ne zaman yalnız kalacağı pek belli olmuyor ve reklamın dediği gibi “dünyada en güzel şey dost edinmek”. Evet, mutlu ve çok renkli kalalım!

Ersten Kommentar schreiben

Antworten

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.


*