Büyük İnsanlık

Every disaster movie starts with the government ignoring a scientist.” (Her felaket filmi, hükümetin bir bilim insanını dikkate almamasıyla başlar.)

SUAVİ

Soru, hiç çalışmadığımız yerden geldi!. Ve sınıfta kaldık…

Koronavirüs ülkeler, insanlar, diller, inançlar ve cinsiyet arasında ayırım yapmadan ölüm saçmaya devam ediyor. Bu durumda; tek bir insanın sağlığı adeta, bütün insanlığın sağlığına tekabül ediyor.

Tümüyle dünyayı tehdit eden ve bir felakete dönüşen ölümcül salgın nedeniyle yardımlaşma, toplumsal dayanışma ve toplumsal barışa, her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.

Dünya ülkeleri, bu virüs karşısında farklı tedavi yöntemleri ve ilaç repertuvarları uyguluyorlar. Bunca tedavi ve müdahale çeşitliliğine rağmen bu virüsü yenemiyorlar, öldüremiyorlar. Sayıları kaç olursa olsun bu virüs; (dünya tıbbının var olan yöntemlerine, gelişmişliğine ve gücüne rağmen), ayrımsız olarak insanları öldürmeye devam ederek, hız kesmeden yayılıyor, yol alıyor…

Bu da bizlere gösteriyor ki; bugünkü haliyle dünya ülkeleri, tıbben hâlâ çaresiz ve yetersiz olarak adeta çırpınıyor.

Hükümetlerini temsilen, yetkililerin verdiği tüm kararlar ise, genellikle rasyonel bir akla dayanmaksızın, şartların dayatmasıyla alınıyor ve bu nedenle de maalesef hemen herkes, müdahalede oldukça geç kalıyor.

İnsan hayatının saniyelerle ölçümlendiği ve yaşamla-ölüm arasındaki zaman yarışı dikkate alındığında ise; salgının safhalarıyla örtüşmeyen tedbirleri almak, sonuç olarak hiçbir şey ifade etmiyor. Salgın, tüm sinsiliğiyle, hızla yayılmaya ve öldürmeye devam ediyor.

Buradan yola çıkarak ve üzülerek söylüyorum ki; bizleri, yani tüm dünyayı, çok daha zor günler bekliyor!. Çünkü; bir tarafta, çoğunlukla kimseyi dinlemeyen, hastalığı dikkate almayan, ciddiyetini kavramamış, egosu zirve yapmış, insan yaşamını umursamayan, yalnızca kendini önemseyen, kompleksli ve neredeyse ‘narsist’ eğilimli hükümet temsilcileri ve siyasal kadrosunda yer alan onlarca üst-düzey yönetici…

Diğer tarafta ise; bu süreçte referans almamız gereken tek seçenek olan, bilim ve bilim insanlarının arasındaki çelişkiler, uzlaşmazlıklar, zıtlıklar derinleşerek devam ediyor.!

Bu nedenle belki de keşke’lerimiz artıyor.! Keşke / keşke / keşke !

Bilmeliyiz ki; iş gücünün, yani büyük insanlığın evde kalamadığı yerleşkelerde, kentlerde, salgın çok daha hızla ilerliyor, yayılıyor.

Buradan hareketle:

İş gücünün yoğun olduğu, emek/emekçi eksenli kentlerde öncelikle ve kesin olarak, hiç bir kategorik ayrım yapmadan insanların evde kalmaları sağlanmalıdır.

Bu sağlanmaz ise; gidişat katlanarak daha da ürkütücü sonuçlara ulaşacaktır ve enfeksiyon, beklenenden-öngörülenden daha ağır bilançolar yaratacaktır. Bu sonuç hiç de iç açıcı değildir ancak, eldeki tüm veriler bu sonu işaret etmektedir!..

İstisna bazı hamleler dışında; Başlangıcı hatalarla dolu bir kriz yönetimi, gelinen aşamada… ‘doğru kararlar’ alınsa dahi, ilk gecikmelerin ve hatalı kararların neden olacağı fatura, öngörülenden çok daha ağır sonuçlar doğuracaktır.

Bu vaka ilk patlak verdiğinde, hazırlıksız yakalanmaya bağlı olarak:

+ ülkelerin senkronize olamayışı

+ yaşanan zaman kaybı,

+ erken alınamayan tedbirler/kararlar,

+ bilimsellikten kopma,

+ hatalı icraatlar,

+ inatlaşma!

gibi olgular üst-üste eklendiğinde, felaketin bilançosu ezici ve telafisi olanaksız (maddi-manevi // ekonomik-sosyolojik-psikolojik ) bir toplumsal çöküşe evrilmiştir.

Sonuç olarak:

Artık hiç bir ülke, “biz bu işten başarıyla çıktık” diyemeyecek durumdadır.

Ölüm oranları ve ölü sayıları yarıştırılarak yapılan açıklamalar, ‘devler liginde’ bile, şampiyonluğu değil, küme düşmeyi işaret edecektir.!

Bu savaşın kazananı yoktur. Olmayacaktır.

Tüm ülkeler kaybetmiştir.

Tüm insanlık, haketmediği bir bedeli ödemektedir.

Tarih bunu böylece not düşmüştür.

Dev bütçeler. Uçaklar, akıllı mermiler, tanklar-toplar-tüfekler, nükleer silahlar, kimyasallar…

Hepsi, ama hepsi yetersiz, çaresiz, işlevsiz ve atıl kalmışlardır bu savaşta!..

Artık 1 insanın sağlığı, bütün insanlığın sağlığıdır.

“Soru” hiç çalışmadığımız yerden geldi ve hepimiz sınıfta kaldık.!”

Oysa, masumdur büyük insanlık..

Şimdi yaşamak: daha da sanattır!.

Güvenli ve sağlıklı günlere, umutla!.

Dostlukla…

Ersten Kommentar schreiben

Antworten

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.


*