Demokrasi ve sanat

ERDAL DENİZ

Demokrasi kültürünün en temel özelliği eşitlik, insan hak ve özgürlüklerine saygı, sosyal adalet düşüncesidir. Ancak özgür iradeli ve özgür ifadeli bireylerden oluşan toplumlarda demokrasi kültürü gelişebilir.

Demokrasi kültürünün gelişmediği veya gelişemediği ülkelerde otokratik yapılar iktidara egemen olurlar. Diktatörlüğün egemen olduğu ülkelerde insan haklarından moderniteden, özgür düşünce ve özgür ifadeden sözedemeyiz. Bireylerde etik ve estetik bilinç gelişmezse demokrasi kültürünün anlaşılması ve gelişebilmesi mümkün degildir.

Aynı toplumda yaşayan fakat farklı kültürel yapilardan gelen bireylerin farklılıklarındaki zenginliğin anlaşılabilmesi özel bir çaba gerektirir. Sanatçılar toplumun süs çicekleri değildir. Yaşadığı ekonomik, politik ve toplumsal gelişmelere tanıklık ederler. Toplumun yaralarını görür, çığlığını duyarlar.

Sanatçıların sanatsal faaliyetleri ve düşüncelerinden dolayı yargılanmaları veya yargılanacağı korkusunu yaymak, hissettirmek demokrasi kültürünün yokluğuyla açıklanabilir. Kaldı ki böylesi bir baskı ortamında bile sanat kendisini üretebilmiş, geliştirebilmiştir. Bundan dolayı sanatcının çağının tanığı olması evrensel bir değer olarak kabul görür.

Sanatla doğrudan kurduğumuz ilişki aynı zamanda barış ve demokrasi kültürüne sahip çıkmaktır. Bizleri sosyal ve kültürel faaliyetlerimizden alıkoyan şeyler, gelişmemizde en büyük engellerdir. Bizi bizden ve çevremizden koparan faktörler yabancılaşmanın belirtileridir. İnsanın insana ve çevresine yabancılaşması yavaş yavaş içten içe çürümedir. Böylesi bir durumda sahip olduğumuz demokratik değerlerede sahip çıkamayız.

Güzel bir dünya istiyorsak, bunu kendimize çocuklarımıza ve dostlarımıza daha fazla kültürel ve sosyal faaliyetler için zaman ayırarak yapabiliriz.

Karanlığı sanatın ışığıyla aydinlatabiliriz.

Ersten Kommentar schreiben

Antworten

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.


*