ABBAS DOĞAN-HASAN KAMALAK
Sayın Stücker, Almanya, Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri olmasına rağmen hala büyük bir konut sorunuyla karşı karşıyayız. Bu konuda hangi çözüm önerileriniz ve alternatifleriniz var?
Her şeyden önce, Almanya’da bir evde yaşamanın mülk sahipleri tarafından organize edildiğini bilmek zorundayız. Devlet kendini tamamen bu konunun dışında tutuyor. Kamu tarafından sübvanse edilmiş çok az konut var. Maalesef eskiden eyalet veya belediyelerin elinde bulunan sosyal konutlar satıldı. Bu doğal olarak sorunlara yol açıyor. Diğer bir problem ise Almanya’da şu anda büyük şehirlerde konut kıtlığının mevcut olması. İnsanların çalışacak iş bulamadığı kırsal kesimlerde ise çok konut var. Aralarında Dortmund’un da bulunduğu tüm büyük şehirlerde gerçekten ciddi bir konut sıkıntısı var. Bu duruma hazırlıklı değildik. Çok sayıda yeni konut inşa edilmesi zorunlu. Ancak şimdilerde sadece pahalı konutlar inşa ediliyor. Bu yüzden dar gelirliler çok büyük bir sorun yaşıyor ve bu da şimdi gündemde olan çatışmalara yol açıyor.
Dortmund’da durum nedir?
Dortmund’da, birçok Ruhrgebiet kentinde olduğu gibi, uzun süre nispeten dengeli bir konut piyasasına sahiptik. Ancak bu 2013’te değişti. O zamana kadar yaklaşık yüzde 3,5 oranında boş konut vardı. Bu şimdi yüzde 1’e düştü. Dortmund’da bu durum 2013 yılında başladı. Şimdi, düşük kiralı bir konuta taşınmak isteyenler uygun bir konut bulmak için uzun süre beklemek zorunda.
Kiracılar Derneği üyelerinin en önemli problemleri neler?
Çok değişik problemler var. Konut kıtlığı, kalorifer veya kira yan masrafları faturalarının yüksekliği en önemli sorunlar arasında. Ancak şimdi Vonovia veya LEG gibi büyük konut firmalarının modernleştirme bahanesiyle kiraları arttırmaları güncel acil problem.
Bu problemleri yaşayan insanlara neler önerirsiniz?
Bu aslında Alman kira yasasının genel bir sorunu. Yani medeni hukukun. Devlet; „neyi tartıştığınız beni ilgilendirmez“ deyip kenara çekiliyor. Büyük sorun, eğer bir konut şirketi, büyük bir ev sahibi, çok yüksek kira talep ederse, her kiracının tek tek buna karşı kendini savunmak zorunda olması. Neredeyse hiçbir kolektif hak yok. Şimdi bir olanak var, ama her zaman işe yaramıyor ya da kullanılmıyor. Bu yüzden her kiracı büyük bir konut şirketine karşı tek başına savaşmak zorunda kalıyor. Sayıları yüzbinlere varmasına rağmen hepsi haksız bir kira artışını durdurmak için tek tek hukuki danışmaya, avukata ya da kiracı derneğine gitmek zorunda. Bu büyük bir problem. Birçok kiracı bu anlaşmazlıktan korkarak itiraz etmiyor ve istemeden bu yüksek kiraları ödüyor. Büyük şehirlerde belirleyici olan bu probleme karşı kiracıların baskı yapması, birşeyleri değiştirmesi gerekli. Anahtar kelime kamulaştırma. İnsanlar durumdan memnun olmadıkları için konutların tekrar belediye veya kamuya geri verilmesini istiyorlar. Görüşümüze göre, devletin kira artışlarını frenlemesi yani konut sorunu olan yerlerde azami kiranın belediye veya eyalet yönetimleri tarafından belirlenmesi çok önemli. Bu konu Mietendeckel/Kira tavanı olarak Berlin’de tartışılıyor. Kira artışları frenlenir, azami kira devlet tarafından belirlenirse, yüz binlerce kiracı bununla uğraşmak zorunda kalmayacak, fazla kira alan ev sahibi de geri ödeme yapmak zorunda kalacaktır. Tartışma, belirleyici konut sıkıntısı olan şehirlerde kiracıların nasıl korunacağı çerçevesinde sürdürülüyor.
Derneğiniz ne zaman kuruldu ve ne kadar üyeniz var?
Kiracı dernekleri, neredeyse 18. yüzyılın başından beri var olmuştur. O zamanlarda Almanya’da büyük bir konut kıtlığı yaşanmaktaydı. Medeni Kanun’da birkaç düzenleme vardı ancak ev sahipleri çok iyi organize olmuş durumdaydılar ve kiracılarla neredeyse hiçbir hakları olmadan kira sözleşmeleri imzalayabiliyorlardı. Bu durum, kiracı birliklerinin kurulmasına neden oldu. Kiracıların korunması için yasal düzenlemelere ihtiyaç vardı, kiracı çıkarlarının temsiline ihtiyaç duyuldu. Şimdi de 130 yıl önceki çatışmayla karşı karşıyayız. Konut piyasasında kıtlık yaşanmadığı zaman öne çıkmayan önemli bir tarihimiz var.
Dortmund’da kaç kişinin sosyal konuta ihtiyacı bulunuyor?
II. Dünya Savaşı’ndan sonra 70’li yıllara kadar çok sayıda sosyal konut inşa edildi. Dortmund, bir zamanlar çok sosyal konutu olan bir şehirdi. Şimdi dar gelirli insanların fazlalığı nedeniyle daha çok sosyal konuta ihtiyacımız var. Büyük sorun, yetkililerin sorunun çözülmüş olduğunu düşünmeleri. Onlar, artık o kadar sosyal konutumuz var ki sorun yaşamayız diye düşündüler. Öyle olmadı. Somut olarak yalnızca Dortmund’da en az 8 ila 10 bin konuta ihtiyacımız var. Gelir durumu dikkate alındığında Dortmund’daki hanelerin yaklaşık yarısının, yani 100 bin hanenin sosyal konut hakkı var. Şu anda 25 bin sosyal konutumuz var, ancak 100 bin konuta ihtiyaç duyuluyor. Tabii ki bir sosyal konutta oturan kimse taşınmıyor, konutu elinde tutuyor, yani çok az sayıda sosyal konut boş kalıyor.
Nordstadt’taki durum nedir?
Dortmund uzun süredir ama özellikle de son birkaç yılda giderek daha fazla bölünmüş bir şehir haline geldi. Ne yazık ki büyük farklılıklar var. Şehrin güneyindeki semtlerde birçok iyi konut var. parası olan oradan ev kiralayabilir. Ruhr bölgesinde ve Dortmund’da ev sahiplerinin yatırım yapmaması nedeniyle kiraların ucuz olduğu semtler var. Kısmen ihmal edilmiş ya da kötü konutlardan söz ediyorum. Kiracılar için önemli olan, bazıları eski, bakımsız binalarda ucuz kiralık konut bulabilmeleriydi. Sosyal konut bulamayanlar Nordstadt’ta ucuz konut kiralayabiliyordu. Artık konut piyasasındaki kıtlık öylesine arttı ki Nordstadt’ta da kiralar artıyor.
(Çeviren: Semra Çelik
Antworten