ALEXANDRA GEHRHARDT
Berlin‘de Deutsche Wohnen adlı şirketin kamulaştırılması, Hamburg kentinde „Kiralardaki artış çılgınlığını durdurun“, NRW genelinde „Uygun bir konutta oturmak istiyoruz“, Frankfurt‘ta „kiraların belirlenmesinde Kiracıları da sözhakkı“…
Bunlar, Almanya çapında son dönemlerde konut yetersizliği ve yüksek kira artışlarına karşı yürütülen kampanyalar. Almanya‘nın her yerinde insanlar sürekli artan kiralara karşı, ödenebilir bir konut talebiyle mücadele ediyor. Çünkü ev arayan insan sayısı her geçen gün arttığı halde, oturulabilir ev sayısı ise azalıyor. Dortmund Şehir İdaresi‘nin belirttiğine göre, sadece Dortmund‘da 2000 konut eksikliği bulunuyor. Kiralar sürekli artış gösterirken, sosyal konut sayıları ise tam tersine yıllardır azalıyor. Ülkenin dört bir yanında bu sorunun nasıl çözülebileceği üzerine tartışmalar yürütülüyor.
Yeni konutların yapılması, var olanların tamir edilmesi, kira yardımı parasının artırılması, konut pazarındaki özelleştirmelerin durdurulması ya da azaltılması gibi birçok görüş bu tartışmalarda dile getiriliyor.
Uzun vadeli düşünüldüğünde bu bakış açıları faydalı görülüyor. Ancak ev bulamayan insanlar için daha kısa vadeli çözümler üretilmesi gerekiyor. Kuzey Rhein Westfalya (NRW) eyaletinde 30 bin insan evsiz ve bu evsizlerin yaklaşık 1400‘ü de Dortmund‘da yaşıyor. 570‘e yakın insan kirasını ödeyemediği için mahkeme kararıyla evini boşaltmak zorunda kaldı.
Yeni bir ev bulmak ise bilindiği gibi yıllar sürebiliyor. Geliri az olanların, evsizlerin ve sosyal yardım almak zorunda olanların ev bulma yarışında tabii ki şansı çok az. Güçlü ön yargılar, kira borçları, sosyal güvencenin yokluğu ve kefil olabilecek birilerinin olmaması gibi sorunlar insanları kolayca toplum dışına yani toplumda istenmeyenler kategorisine itebiliyor. Dortmund Belediyesi gelecekte ev arayanlara, daha iyi ve daha hızlı şekilde ev bulacağının sözünü veriyor. Geçici konaklama evlerini kullananlara ise birkaç hafta içinde ev bulacağının sözünü veriyor. Bunun için Dortmund Şehir İdaresi 700‘e yakın daireyi kiralamış durumda. Bun elbette bir insanın kira sözleşmesi imzalayarak içinde rahatça oturabileceği bir konut değil tabii ki. Çünkü bu uygulamanın, bir insanın içinde oturduğu konut üzerinde söz sahibi olmasıyla ve kendi ayakları üzerinde durabilmesiyle hiç ilgisi yok. Ayrıca Şehir Idaresi‘nin sunduğu çözüm sadece zaman kazanmaya yarıyor. Çünkü bu geçici konutlara yerleştirilen insanlar bir iki yıl içinde bu konutları boşaltıp kendilerine yeni ev bulmak zorunda bırakılıyor. Bulamayanlar ise tekrar sokakta kalmaya mahkum ediliyor.
Eğer bu soruna kalıcı çözüm bulmak istiyorsak, o zaman doğru yol yukarıda anlatılanların tam tersini yapmaktır. Bir konutta oturmak bir ayrıcalık değil herkes için bir haktır. Aynı zamanda bir konutta oturma hakkının bir insanın devlet daireleriyle olan randevularına gidip gitmemesiyle ya da bütün bürokratik engelleri aşıp aşmamasına bağlanmaması gerekiyor.
İnsanın hastalık, borç ya da kronik alışkanlıklarına karşı hayatını yeniden şekillendirmesi ve iş bulabilmesi için oturduğu konut ile ilgili gelecek endişesi olmaması gerekiyor. Konut, bu sorunlara karşı çözüm olmasa da, çözüm yolunda bir başlangıç olabiliyor.
Antworten